12/10/2012
Halit Yıldırım
Geçtiğimiz Cumartesi günü Çorum Belediyesi ve Dil ve Edebiyat Derneğinin ortaklaşa tertip ettikleri ve Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sait Başer'in konuşmacı olarak katıldığı ‘Türk Kültüründe Adalet ve Kutadgu Bilig' konferansına iştirak ettim.
Derneğin Azap Ahmet Sokaktaki toplantı salonu konferans için gelenlerle tıklım tıklım dolmuştu. Birçok tanıdık sima buradaydı. Sevgili hocalarım Abdulkadir Ozulu, Ethem Erkoç, Mehmet Tatlısu, Osmancık Belediye Başkanı Bekir Yazıcı, Cemiyet Başkanı Şevket Erzen, DES Başkanı Nihat Örs, Cemal Yıldız, Sümeyra Çağraş ilk aklıma gelenler arasında...

Bu günlerde kasıtlı olarak kirletilen, içi boşaltılan töre sayesinde Türkler uzun ömürlü devlet kurduklarını, törenin, adaleti temin etmek için var olduğunu anlattı. Kitaplarından alıntılar yaparak konuşmasını sürdürdü. Tarihi gelişimi içersinde üç zihniyet devri yaşadığımızı buların "Töre eksenli Maturidi dönem, Eş'ari ve İmamı Rabbani ağılıklı dönem ve son olarak da pozivitist dönem" olduğunu vurguladı. Maturidi dönemde en parlak zamanların yaşandığını, içinde bulunduğumuz keşmekeşten çıkışında yine Maturidi sisteme dönmekle olacağını savundu.
Konuşmasında Kutadgu Bilig'ten ve Orhun Abideleri'nden alıntılarla zenginlik katan Başer, KÖK TENGRİ'nin nasıl GÖK TANRI'ya dönüştürüldüğünü, Türk Kültüründe şamanların olmadığını, özellikle Avrupalı müsteşrik ve Türkiyatçıların kasıtlı olarak İslam öncesi Türkleri Şamanist, çok tanrılı bir toplum gibi göstermeye çalıştıklarını eser ve yazar adlarıyla anlattı.
"Türklük davası sadece bir soy davası değildir. Davayı soy davasına indirirseniz, töreyi imha edersiniz" diyen Başer'e göre "Türk doğulmaz, Türk olunur. Türklük bir sıfattır ve elde edilen bir değerdir. Töreye uyana Türk denir. Uymayan çıplak-vahşidir. Törenin kirletilmesi Türk kimliğini imha projesidir."
Çok verimli bir konferans olmuştu. Özel olarak da sohbet etme imkânı bulduğumuz Sait Başer Hocadan çok istifade ettiğimi söyleyebilirim. Hakkında daha sonra kısa bir araştırma yaptımve bu bilgileri siz okurlarımla paylaşmak istedim.
Sait Başer; 4 Aralık 1957 yılında Isparta'nın Yalvaç İlçesi İleği köyünde doğmuş. İstanbul Sağmalcılar Lisesinden sonra üç yıl Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde okumuş. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden 1982 yılında mezun olmuş.
1984-1994 yıllarında Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfının Neşriyat Müdürlüğünü ve Kubbealtı Akademi Mecmuası'nın Yazı İşleri Müdürlüğünü yürütmüş. Daha sonra akademik çalışmalar yapmak üzere üniversiteye dönmüş.
Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu yönetiminde bitirme ve yüksek lisans tezlerini hazırlamış. Türk kültürü üzerine incelemeleri ile tanınan Kafesoğlu'nun ilmî dikkat ve endişesi Sait Başer'in çalışmalarına da yansımış. Eski Türk dini üzerine bir etüt hazırlayan Kafesoğlu, Sait Başer'e bitirme tezi olarak da eski Türk inancı (veya dini) Göktanrı inancıyla bir çalışma yaptırmış. Bu çalışmasında Sait Başer ilk defa Göktanrı'nın sıfatlarına Esmâü'l-Hüsnâ açısından yaklaşarak ortaya önemli tezler ve sonuçlar koymuş.
1996 yılında "Yahya Kemal'e Göre Türk Kimliği ve Görüşlerinin Kamuoyundaki Yansımaları" konulu teziyle doktor olmuş. Halen Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi...
Kutadgu Bilig üzerine yapılmış en önemli çalışmalardan birisi olmak özelliğini taşıyan Kutadgu Bilig'de Kut ve Töre isimli eserinde; Kut ve töre kavramlarını Türk edebiyatının İslâmî dönemdeki ilk yazılı eseri olan Kutadgu Bilig'teki yansımalarıyla ayrıntılı bir şekilde incelemiş.
İslâmiyet sonrası Türk tarihi üzerindeki incelemeleri sonucunda Türklerin İslâmiyeti nasıl anladıklarını ve pratiğe nasıl uyguladıklarını da "Türk Müslümanlığı" kavramıyla ortaya koymuş. Bu alanda yaptığı çalışmalarda İslâm dünyasının geri kalma ve bilhassa Türklerin onaltıncı yüzyıldan itibaren Batı karşısındaki güç kaybının ve nihayet hezimetinin İslâmiyeti anlama ve uygulamadaki farktan kaynaklandığını, bu farkların neler olduğunu, müesseseleri nasıl etkilediğini ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarmış.
Bu konudaki çalışmalarını ve fikirlerini yirminci yüzyıl Türk şiirinin en büyük üstadı kabul edilen Yahyâ Kemal'e uygulamış, onun sadece bir şair değil bir fikir adamı olarak tarihe yaklaşımını ve İslâmiyeti nasıl algıladığını, bunu eserlerinde ne şekilde işlediğini ayrıntılı bir şekilde Yahyâ Kemâl'de Türk Müslümanlığı adlı çalışmasında ortaya koymuş.
Eserleri:
Ekrem Hakkı Ayverdi-Makaleler (1984), Türk Münevverinin Müşterek Fikir ve İman Zemini (1988), Gök Tanrı'nın Sıfatlarına Esmaü'l-Hüsna Açısından Bakış (1991), Kutadgu Bilig'de Kut ve Töreden Sevgi Toplumuna (Kutadgu Bilig'de Kut ve Töre, 1990'ın ilâveli 2. baskı 1995), Yahya Kemal'de Türk Müslümanlığı (1998) , Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair (2011), Toplumsal Aklı Anlamak (2006)
Nihad Sami Banarlı Külliyatı: Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı müdürlüğünü yaptığı sırada bu Vakfın kurucularından olan edebiyat tarihçisi Nihat Sami Banarlı'nın kitaplaşmamış yazılarını tasnif ve tertip ederek 1984-1986 yılları arasında yedi cilt halinde "Târih ve Tasavvuf Sohbetleri, Nihat Sâmi Banarlı'nın Kaleminden Yahyâ Kemâl, Bir Dağdan Bir Dağa, Kültür Köprüsü, Kitaplar ve Portreler, İstanbul'a Dâir, Devlet ve Devlet Terbiyesi, İman ve Yaşama Üslûbu" isimleriyle yayınlamış...
Türk kültür ve inanç tarihi üzerine çalışmaları; Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Doğu Türkistan'ın Sesi, Kültür Dünyası gibi dergilerde yayınlanmış.
Eserlerinin mutlaka okunması gerektiğine inandığım Sait Başer ile Çorumluları buluşturan Belediye Başkanı Sayın Muzaffer Külcü ve DED Başkanı Sayın Turhan Candan'a teşekkür ediyorum.